11 Aralık 2010 Cumartesi

Eskitaş: 2 - Beşikşehir: 0 (Maç yazısı)

Maç hakkında konuşulacak en önemli olay göklere çıkarılan Bernd Schuster efendinin davranışlarıydı yine. Maç önüyle, maç sonrasıyla.

Fenerbahçe - Batmansporla batman halkı için oynadığı maçta bile maç yapılacak şehre sabah 8 de ulaştığı düşünüldüğünde dünkü maçta yaşananlar hayret vericiydi.

Beşiktaş İstanbul'dan eskişehire saat 10 uçağı ile hareket etmişti. Futbolun artık sadece futbol olmadığının farkına varamayan bir teknik direktör var karşımızda. Bir futbolcunun sabah saat 10 da uçağa binmesi için kaçta uyanması gerekiyor sayın schuster. En geç 6 da. Hazırlanıcak, Ne kadar becerebilirse maç günü kahvaltısını yapacak, İstanbul trafiğinde -haberler de kar, kış, trafik- haberleri ayyuka çıkmışken havaalanına varacak. belki de 1 saat havaalanında bekleyecek ve uçağa binecek. (şu an maça 10 saatten daha az bir süre kaldı bile) Uçağın eskişehire varması, orda havaalanında beklenmesi ve ardından otele yolculuk vs vs vs. Ne zaman tekrar dinlenecek bu adamlar, ne zaman öğle yemeği, ne zaman stada hareket, ne zaman dinlenme.

İşini benimseyip, önemseyen takımlar ellerinden gelse 3 gün önce gidecekler deplasmana. Oranın havasına alışmak, bünyenin rakım değişikliği ile uyuşması, yenecek yemekler, futbolcu moralizasyonu, futbolcunun konsantresinin her daim max seviyede tutulması gibi gibi sebeplerden ötürü.

Olmuyor Sayın Schuster. Turkiye ligini çok küçümsüyorsunuz ve bu bi yerlerinizde patlıyor farkında değil misiniz? Sizi baya bi allayıp pullamışlar belli. Elinizde artık insanların yüzünü cevirip bakmayacağı, samanyolundan milyon ışık yılı dışında olan 2 3 tane yıldıza sahipken bu denli "ben bu ligin en iyi takımıyım, ben çalışmasamda futbolcular kazanır zaten" tavırları siz hariç tüm siyah beyaz gönüllere acı veriyor.



Önce çıkıp bir laf ettiniz "Türkiye'de 60 lı yılların futbolu oynanıyor" diye. 3 gün sonrasında Galatasaray maçında aynı topu oynayıp kazandınız. Ondan 1 hafta sonra da Bursaspor'a da aynı strateji uygulayıp kazandınız. Lütfen tutarlı davranınız.

Eskişehir maçının 90 dakikası ile söyleyecek çok fazla bir şey yok çünkü 2 takımında ne oynamaya çalıştığını anlayamadık dahi doğru dürüst. Bir yanda futbolcusu topu ayağına aldıktan 2 3 saniye sonra ne yapacağına karar veren dağınık bir beşiktaş, diğer yanda tipik Bülent Uygun takımı olma yolunda ilerleyen ve gazla çalışan bir eskişehirspor.

Batuhan'ın savurganlığı ve laubaliliği, Tello'nun ben beleşe transfer olacak adam değilim haykırışları, kaleci Cenk'in bu takımın 1 numarasıyım çığlıkları, deli ibo'nun sıfıra inip topu gene geri orta sahaya çıkarması derken maç bitti.

Akıllarda Guti'nin sarı kart isterken gördüğü 2. sarıdan kırmızıya çalan pozisyonu kaldı. Bu konuya şu şekilde yorum getirebilirim:
Geçen hafta Beşiktaş - Bursaspor maçında Volkan Şen alkış hareketinden sonra kart görüyorsa -işin en azından standartı olsun bari- düşüncesi ile Guti'ninde bu sarı kartı görmesi şarttı. Kuralmış, eski adetmiş, bir tek bizde varmış işleri beni enterese etmiyor. Ben kitabını okur, ona göre yorumumu yaparım. (Ha derseniz ki kitapta yanlış yazıyor, o zaman sonuna kadar hemfikirim.) Ama dünkü hareketten sonra Guti'yi infaz etmek saçma olacaktır. Çünkü Bünyamin Gezer'i İspanya'ya gönderseniz ve sadece "tavuk döner al" deseniz, cafeye gittiğinde en az 20 dakika boyunca derdini el kol hareketleriyle anlatmak isteyecektir. İşte burada ortaya çifte standart çıkıyor. Türk futbolcu ellerini arkada kelepçeleyip, hakemin yanına kadar koşup -kart yok mu hocam?- cümlesini sarf etmesi sarı kartla cezalandırılacak bir hareket değil. Fakat bunu bir yabancı oyuncunun yapması mümkün değil. Çünkü Türkçe bilmiyor adam. Derdini bu şekilde anlatıyor. Birde işin şu noktası var. Bir futbolcu klasik biçimde sarı kart isteme hareketini yapmasa da atıyorum baş parmağını serçe parmağı ile birleştirip elini havaya sallasa yine mi sarı kart? komik.. Çok araştırdım gece boyu Türkiye Liginde sarı kart isteme hareketi yaparak sarı kart gören oyunculardan kaç tanesi Türk kaç tanesi yabancı. Fakat bulamadım böyle bir bilgiyi. Tahmin ediyorum yüzde 80 lere varan bir yabancı hakimiyeti görülecektir.

Velhasıl kelam;

Tribünleriyle, bandosuyla, şehriyle, takımıyla, coşkusuyla kim ne derse desin Türkiye ligine keyif verirken son yıllarda düşüşe geçmesinin ardından bizleri üzen bir takımın eskiye dönüş sinyallerini aldığımız bir maç oldu. Karşısında ise beşikte uyuyan bir takım.

Ve başlığım ortaya çıktı:

Eskitas:2  - Beşikşehir:0

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar

Yorumlar