Bir Fenerbahçe sempatizanı olarak hakkında çokta fazla konuşmak istemediğim futbolculardandır Arda. Fakat konu bir milli maç olduğu zaman aşığı olduğum ülkenin başarısı için ter döken her bir futbolcuya saygım sonsuzdur.Ve Ardayla karışık maç yazısı yazmanın tam vakti olduğunu düşünüp aldım kalemi elime.
İyi futbolcu olduğu kesin. Ama kendisini kendi yöneticilerinin yaktığını bilmeli. Tamamen popülist yaklaşımlarve gündem değiştirmek adına her daim camianın çokça sevdiği ve o dönemler ülke olarak açlık çektiğimiz alt yapıdan futbolcu çıkarma hasretimize son verecek en önemli aday olması sebebiyle kendi yönetimi tarafından kullanılmıştır ama bunu farkedememiştir.
Henüz 19 20 yaşında belki de tavsiyelere en çok ihtiyacı olduğu dönemde,bir şeyleri öğrenebilmek adına hata yapmak zorunda olduğu yaşlarda, hata yaptıktan sonra affedilmenin verdiği gazla belki de çok daha hırslanıp karakterine ve futbol yaşantısına yön vereceği yıllarda başta da söylediğim üzere bir yem olarak, bir gündem değiştirme aracı olarak, bir camiayı ateşleme aracı olarak kullanılmış ve maalesef henüz gelişmekte olan yeteneğinin bir kısmının önü kesilmiş, önünde çizeceği parlak şa'şalı yollar daraltılmıştır.
Daha geçtiğimiz ay doğum günü olan ve şahsım adına canlı izleyememenin büyük pişmanlığını yaşadığım "kramponlu kral"ın sırt numarası 10 ken, bundan yıllar sonra o aynı 10 numarayı steau bukreşlerde, real madridlerde, barcelonalarda top oynayıp "karpatların maradonası" olduktan sonra yolu birde galatasaray'dan geçtiği sıralarda Gheorge HAGI giymişken daha hayatında Altıntepsi Makelspor ve kiralık oynadığı Manisaspor'dan başka klup bulunmazken 10 numarayı sırtına geçirenler utanmalıdır.
Hele ki birde bu 10 numara ile birlikte kendisine kaptanlık teklif edip henuz yolun başında olan bir delikanlıya " Hata yaparsam affedin, çocukluğuma verin, Ayhan abim, haldun abim bana yardımcı olun beni koruyun, sizlerin ellerinde gelişimime devam etmek, elbetteki yapacak oldugum hataları sizlerin kanatları altında yapmak istiyorum" cümlesini değil de " Bu benim için büyük gurur ve onur. Bu formayı nasıl hak ettiysem, aynen taşımaya da devam edeceğim. Efsane oyuncuların içine girmek istiyorum. Buna layık olmaya çalışacağım” cümlesini sarfettirmek zorunda bıraktıklarını farkettiklerinde yıkılmışlardır diye düşünüyorum. 10 numaralı forma ve kaptanlık töreninde ki yüz halindende mi anlamadınız allah aşkına.
Peki ya Arda Turan'ın değeri 20 milyon dolardır açıklamasının sahibi Adnan Polat durduk yere neden yapmıştır bu açıklamayı? Olmazsa olmaz olan ve önemi konusunda benimde hemfikir oldugum marka değeri böyle mi yönetilirdi.
Derken bir bakmışız ki Arda her duran topun başında, her açılışta, her sorun da düşmana karşı durulan saflarda o kırılganlıkla en ön safta.
Hemde sadece bir kaç ego tatmini, bir kaç gündem değiştirme politikası adına.
Sonrası malum, karakter travması, psikoz haller, kameralar önünde gözyaşları, "bunu da yazın"lar vs vs vs.
Ama maalesef ki bugunlere gelebilmesinin en büyük etkeninin medya olduğunu göremedi Arda. Belki özel bir çaba ile değildi bu ama şu gün geriye dönüp baktıgımızda bunu görmemek mümkün değil ki zaten.
29 Mart 2011 Türkiye - Avusturya maçının sıkıntılı giden dakikalarında müthiş bir futbol zekası ile taç atışında seni tutan adamı 20 metre öteye dolu götürüp boş getirip kendi çabasıyla attığı golün ardından yüzünde çok uzun süre beliren mutluluk hallerini kaotik iç hesaplaşmalara yendirerek hemen 10 saniye sonra tribüne dönüp o "bunu da yazın" dediği medya sayesinde öğrendik biz kazandığı paranın çok önemli bir miktarını böbrek vakıflarına, sokak çocuklarına, Lösev'e bağışladığını. Yada aynı medyaydı Manisalarda harikalar yaratırken onu Eric Gerets'in gözüne sokup İstanbul'a geri çağırtan. Ve yine aynı medya isimleriydi destek olmak adına kendi camiasından tepki dahi çeken.
O aynı medya ki Avusturya maçından sonra "bunu da yazdık" yazıp "evet kasada çürük domates var ama tüm kasa çürük değil Arda" diyebilecek kadar mülayim. O medya ki olmamış gibi davranıp En Şen Türk Semih'i öven, Volkan'a helal olsun diyen, maçın adamını Arda gösteren. Ve Arda'nın başarısı için kendisine akıl vermeye çalışıp kendisine destek olmaya çalışan insanlarla dolu heryer.
İçini burkmana gerek yok Arda. Kimseye tepki göstermene de gerek yok. Aslında tam olarakta komplike bir futbolcu değilken, kafa golü atamıyorken, süratli değilken, defansif anlamda sıkıntıların olup oyunu iki yönlü oynayamıyorken ve fizik olarak yetersizken dahi sadece iyi çalım atıp, iyi adam eksiltip sol çarprazdan içeriye kolay giriyor topu ayağında tutup takımın atağa çıkmasına katkıda bulunuyorsun diye seni göklere çıkarmaya çalışıp sana Atletico Madrid'leri zikrettirende bu medya Arda.
Güzel bir tesadüf oldu maçın 2. golünü Burak Semih değişikliğinden sonra oyunu ileriye yığıp Semihin güzel asistinde Gökhan Gönülün atması. Arda'yla karışık maç yazıma da güzel bir başlık, güzel bir son cumle bıraktı bize.
Avusturya maçında Arda Gönül koydu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder